Thursday, July 16, 2020

Fatiha: Hepimizin hikâyesi...

Bu yazı, eğer becerebilirse, Fatiha sûresinin ilk ayeti ile son ayeti arasındaki 'bütünleyiciliğe' dair olacak. Tevfik Allah'tan. Fakat ondan önce sizi mürşidimin ufuk açıcı bir tesbitine götürmek istiyorum. Dikkatler olsun. Muhakemat'tan yapacağız bu alıntıyı: "Ukûl-ü selime yanında muhakkaktır ki: Hilkatte hayır asıl, şer ise tebeîdir. Hayır küllî, şer cüz'îdir." Zaten varlığın kaotik olmayışını da ancak bununla açıklayabiliriz. Anlar hiçliğe akmıyorsa varlıksallıktandır. Basit bir misal: Cüzdanımızı koyduğumuz yerde buluyoruz değil mi? Nasıl? Çünkü evren düzenli. Bulamayışımız ancak sıradışı bir müdahalenin sonucu olarak gerçekleşebiliyor. (Sözgelimi: Birisinin aşırması.) Böylesi 'yasadışı' şer müdahaleler olmadığı sürece kainat 'üzerine kurulu olduğu yasa çerçevesinde' varlığını sürdürüyor. Ta ki sahibi onu varolmak yükünden âzât edene kadar. Başka bâki bir şekle çevirene kadar.

Aynı metnin devamında Bediüzzaman der ki: "Külliyet intizama delildir. Zira birşeyde intizam olmazsa hüküm külliyetiyle cereyan edemez. Çok istisnaâtıyla perişan oluyor." Benim de yukarıda 'kaotik olmamak' ile kastettiğim aslında bu idi. Evet. Bilim dediğimiz şey, bütün dallarıyla, zaten bize bunu anlatıyor. Biz fiilerin belli şartlarda tekrar ettiğini, yani yaratılışlarının yasalara bağlı olduğunu, eylemlerinin onların kalıplarında sürdüğünü keşfediyoruz. Bu keşfimiz sayesinde aynı şartları kurgulayıp tecrübeliyoruz. Bu tecrübe asla 'yaratmak' anlamına gelmiyor. Zira yaratmanın bizim oluşturduğumuz şartlardan başka evren kadar şartı var. Yani biz ancak milyonlarca parçadan oluşmuş bir yapbozun son parçasını yerine koyuyor gibiyiz. Böylece resmi bütünlüyor gibiyiz. Ancak resmin yaratılışı son parçayı koyana düşmez. Ya? Ondan evvel milyonlarca parçayı yerleştirenin hakkıdır. Çünkü zaten o son parçayı seçen de nihayetinde resmin içindeki parçalardan birisidir.

Bu yüzden Bediüzzaman'ın inayeti "Sâniin vücut ve vahdetine işaret eden delillerinden biri de inayet delilidir. Bu delil, kâinatı ve kâinatın eczasını ve envâını ihtilâlden, ihtilâftan, dağılmaktan kurtarıp bütün hususatını intizam altına almakla kâinata hayat veren nizamdan ibarettir..." şeklinde tarif etmesi bana tuhaf gelmiyor. Zira nizam içinde hareket etmek her inayetin başı gibi. Bizim hayatta eylediğimiz her fiil evvelinde alınmış kapsamlı bir yardımın sonucu. Bir bağışın neticesi. Bir ikramın veresesi. Santraldeki düğmeyi çeviren işçinin "Bütün şehre elektriği ben veriyorum ulan!" diye böbürlenmesi ne kadar haksa bizimkisi de o kadar hak. Ne kadar haksızsa o kadar haksızız. Halbuki şehre elektrik vermek o işçi gibi daha nice nice işçinin/emeğin sonucudur. Onların adına cezalandırılsa yeridir.

Efendim, mevzular şeker, fakat dilimizi de kaydırıyor. Ben size başka birşey anlatacağımın sözünü verdim. Oraya doğru direksiyon kırmaya çalışayım. Bu 'hayrın küllî' ve 'şerrin cüzî' olması meselesi beni hep Âdem aleyhisselam ile İblis'in kıssasına götürür. Hani orada, Âdem aleyhisselama cümle melekler secde eder, yalnız İblis bedbahtı arızaya sarar. İşte mürşidim bu kıssaya dair çok ehemmiyetli birşey söyler: "(...) nev-i beşere kâinatın ekser maddî envâları ve o envâın mânevî mümessilleri ve müekkelleri musahhar olduklarını ve nev-i beşerin hassalarının bütün istifadelerine müheyyâ ve münkad olduklarını ifham etmekle beraber; o nev'in istidadâtını bozan ve yanlış yollara sevk eden mevadd-ı şerire ile onların mümessilleri ve sekene-i habiseleri o nev-i beşerin tarîk-i kemâlâtında ne büyük bir engel, ne müthiş bir düşman teşkil ettiğini ihtar ederek, Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyan, birtek Âdem ile cüz'î hadiseyi konuşurken, bütün kâinatla ve bütün nev-i beşerle bir mükâleme-i ulviye ediyor."

Yani, dikkat buyurunuz, bu kıssa bir açıdan da 'hayrın küllî' ve 'şerrin cüzî' oluşunun anlatıldığı kıssadır. Çünkü, kaidede söylendiği gibi, Âdem aleyhisselama küllî olan melekler dostluk göstermiş, cüzî olan İblis düşman olmuştur. İnsan da düşmanının peşine düşmedikçe kainattan hep hayır görür. Hayrından alır. Hayır üretir. Ondan gördüğü şer de artık kendi aptallığındandır. Çünkü o kadar imkân içinde tutup tek yanlış şıkka koşmak aptallıktır. Açgözlülüktür. Hırstır. Kibirdir. Yalancılıktır. Hırsızlıktır. Ama nihayetinde hep istisnanın seçimidir. Evet. İnsana ilişen şerler hep onun istisnayı seçmesi üzerine elbisesine bulaşır. Tıpkı meyvesi yasak olan tek ağacı seçmesi gibi. Yoksa diğer ağaçların meyveleri serbesttir. Sözgelimi: İçeceklerin çoğusu serbesttir de sarhoş edeni yasaktır. Zira zarardır.

İşte, tam da bu açıdan seyredince, Fatiha'nın Rabbü'l-Âlemîn'e hamdederek başlaması, fakat nihayetinde 'gazaba uğrayanların' ve 'dalalete düşenlerin' yolundan yine o Rabbü'l-Âlemîn'e sığınarak bitirmesi çok anlamlıdır. Tıpkı dilimizin zikriyle mütelezziz olduğu şu duadaki gibidir: "Elhamdülillahi alâ külli hâl sive'l-küfri ve'd-dalâl." Yani: "Küfür ve dalalet hariç her halden dolayı Allah'a hamdolsun." Allahu'l-a'lem. Burada sanki bir dairenin tamamlanması vardır. Âdemiyetimizin ilk ferdi Âdem aleyhisselamın kıssasıyla bizim hikâyemizi birbirine bağlayan bir tamamlanmadır bu. Rabbü'l-Âlemîn olan Allah'a hamdedilir, zira o âlemlerin tamamı insanın yanındadır, hayrının yardımcısıdır. Fakat seçmekte ısrarcı olduğu istisnalar hakkında da uyarılır. İstiaze edilir. Cüzî olan şerden kaçınılmalıdır. İstisnaların yeri ise bahsin sonudur. Evet. Cüzî olanın sona bırakılması ayrıca uyarıcıdır. Tıpkı sınavlarda 'kaydırma yapılmaması' noktasındaki uyarıların sayfanın nihayetinde kalması gibi. Elhamdülillah. Peki. Ne diyelim? Cenab-ı Hak, mushafta ilkin sonuna yerleştirdiğini, dikkatimizde her işimizin başına yerleştirsin. Âmin. Âmin. Âmin.

2 comments:

  1. Allah razı olsun. İzah ve analizlerinize ben de tam katılıyorum. Yakın zamanda okuduğum delili inaye (muhakemat) ve ebubekir hoca nın bu meyan da bu ara yayınlanan videoları da bu meselelelere bu ara ciddi ihtiyaç olduğunu da gösterir.

    ReplyDelete
  2. Egitim ve sınavlarda gelinen nokta çok acı

    tus forumlarında iddialar “...Bundan 7-8 kadar yıl önceydi. 5-6 defa girdiğim ÜDS lerden 50-60 arası alıp duruyordum. Meşhur bir TUS dersanesinin Meşhur bir sahibi -ki iyi İngilizce bilmesi ile de tanınır- yerime ÜDS ye girebileceğini söyledi. "Sen de sarışın gözlüklüsün ben de, kimse anlamaz bile, ben böyle çok kişiye ÜDS-KPDS kazandırttım" dedi. Tabi teklifini "bütün akademik hayatımı b.k çukurunun üzerine bina edemem" diyerek reddettim. 1-2 sınav daha sürünüp kendim 71'imi aldım. Eğer yakalanırsa "sevgili JOKER abimin" aleyhine tanıklık ederim. Allah islah etsin, bir adamın her işi mi YAMUK olur ya?”

    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4964&page=62
    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=10037
    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4309
    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=9306
    Ateş olmayan yerden duman çıkar mı
    tusdata ve veya uz.dr sami selçukbiricik in sponsoru olduğu drtus.com tus forumunda övünme ve güç gösterisi olarak anlatılan ösym den bilgi sızdırmalarını, ilişkilerini, bağlantılarını, görüşmelerini maddi güç ve fetö paralel yapı veya başka bir cemaat örgüt dava yapı bağlantısı olmadan nasıl yapılabileceği şayanı hayret bir konu olarak şüpheleri celbetmekte haklıdır tusdata ve veya sahibi uz.dr. sami selçukbiricik iddia edildigi gibi feto paralel fethullah gülen mensubu mudur iskenderpaşa hakyol mensubu mudur bilinmez ve böyle olsa da olmasa da özkaya özel hayatı kendi tercihidir bu kısmına saygı duyulmalı ancak 15 Temmuz olayları davası gazileri ve şehitlerini yaşamış bu ülkede ilişkiler ağı Ağacın Kurdu kitabındaki gibi rahatsız edici giriftlikte.. Bu arada ösym nin sınava başkasının yerine girdiği tespit edilen tus Dersanesi sahibi ifadesiyle bu kişinin kamu oyunun anladığı kişinin büyük ihtimalle uz Dr Sami selçukbiricik olduğu kanaati oluşuyor. Ösym nin ve uzman doktor sami selçuk biricik in de açıklama ve videolarında net bir aksi beyanı yok ..soruşturmaların akamete uğraması bu ortamda bu bağlantılarla ve tusdata dusdata maddi sponsorluğunda yayın yapan Drtus.com tus/dus/eus forum sitesinde ösym ve yök te tanıdıkları olduğu ve maddi gücü fazla olduğu icin ösym de yök te sağlık bakanlığında muhatap kabul ediliyor itibar görüyor beyanları zaten malumun ilanı beklenen bir durum . Geçmiş yıllardaki Konya Beyaz Kalem olayındaki gibi bundan çıkan, anlatılan veya kanaatimize göre anlatılmayandan hissedilen anlam tusdata hazırlık dersanesinin paralel yapi feto Fethullah Gülen cemaatine genç klinisyenler yapılanması içinde herkesten farklı özel ve çok fazla kontenjan ayırdığı ve iyilik yapmak icin ücretsiz aldığı kişisel verileri yasadışı kaydettiği yani fişleme yaptığı belgeleri videoları rezaleti..
    ÖSYM kampanyaları ile bir yandan tusdata bir yandan STV ve zaman gazetesi bir yandan taraf gazetesi ile ÖSYM'nin şifre ve hatalı soru ve sınavlarla gündeme gelirken kpss, ve polis hakim avukat savcı sınavları yolsuzluğunun unutturulduğu gündemin ösym ciddiyetsizliğiyle yaptığı hatalı sorular üzerinden hak arıyor tarzı kampanyalarla her sınav döneminde ösym yolsuzluğu gündeminin değiştirilip kpss sınavı ve diğer sınav soru çalmalarının ve zaman aşımı türü örtbaslarin siyasette milletvekili Prof.Dr. ÖSYM ve YÖK ' teki kirli bağlantıları, telefon mail iletişim ve irtibatlı kişileri Dolar Euro Dinar Dirhem Afyon Esrar ne kullanıyorlarsa Ali Veli Halil Bilal İsa Musa Sema Esma Ayşe Fatma Fatih Burhan Nurhan Orhan Muharrem Mükerrem Naim Saim Rabia Safiye Nazife Hafize Binnur Zin Nur Rahmi Rahim adları her kimse kimdir bunlar bulunmalı ve hala ayıklanmadığı gerçeğinin örtüldüğü sürece . .
    seffaf olmasi gereken kurumların kanser gibi hasta hastalıklı enfekte bir ilişki zinciri değil mi?
    Her sınavda sorular alındı mı çalındı mi sızdı mi sızdırıldı mi kaygısı yersiz Mi?

    ReplyDelete

Arnavut Metin'e ben "Diamond Tema olamazsın!" demedim

Hikâye o ya. Adamın birinin pek hayırsız bir oğlu varmış. Edepsizliğinden ötürü babası "Sen adam olamazsın!" dermiş. Bizimkine de ...