Farklılık kendisini istisnalarla okutur. Yahut da şöyle demeli: Farklılıklar istikrarlı istisnalardır. Genele göre istisna durmaları mühim değildir. Kendilerini kuşanan bireyde kaide seviyesine çıkmışlardır. Bir sınıf dolusu yeni talebe içinde birisinin birkaç noktaya ahenkle dokunması müzik sınıfındaki bir farklılıktan haber vermez bize. Hoş bir sıradışılıktır o kadar. Bir an şenlenir geçeriz. Ama bu ahengi, yani sınıfın geneline göre istisna duruşunu, devam ettirirse farklı olduğunu anlarız. Ya zaten biliyordur yahut da yeteneklidir. Her şekilde kesinlikle farklıdır.
Genelin müzik konusundaki cehaletini bir kaide olarak görürseniz bu arkadaş size istisna görünür. Ancak birebir ona yöneldiğinizde, eğer eylediği şey onda da bir istisna değilse, sırrı kaideliğe yaklaşır. İstisnaların kaideyi bozmadığı doğrudur. Ancak neyin kaide olduğuna da istikrar karar verir. Bu demde en çok karıştırılan belki de 'genel olmayan' ile 'istisna'nın aynı şey sanılmasıdır. Halbuki birşeyin genel olmaması her zaman onun istisna olduğu anlamına gelmez. Sıradışılık kaide de olabilir. Suyun katılaşırken hacimlenmesi diğer sıvılara göre istisna durabilir. Ancak suyun kendisine sarf-ı nazar edildiğinde bu onun kaidesidir.
Yoldan geçerken çiçek veren birisinin size sevgisi bir kaide midir? Sizden başkalarına da veriyorsa değildir. Size özel bir yöneliş yoktur. Fakat her sabah kapınıza çiçek bırakan birisinin sevgisini bu kadar kolay yabana atamazsınız. Size karşı ortaya koyduğu istisna, yani kapınızı diğer kapılardan ayırışı, onlara yapmadığı birşeyi size yapışı, üstelik bunu bir kere değil her kere yapışı, sevgisinin sairlere göre daha üst bir seviyede olduğunu gösterir. Belki de bu kişi size âşıktır. Yani herhalde âşıktır.
Bazen de yaptığınız hatayı başka kim yapsa çok öfkelenecek birisinin size karşı alttan alması bir istisna olarak görünür. Her defasında böyle yapıyorsa size özel başka türlü hislenişlerin de o kişide varolduğunu gösterir. Nihayetinde özel oluşunuzun bir ifadesi de kaideleşen istisnalara muhatap olmanızdır. İnsan böyle kaide bozar istisnalara muhatap olduğunda daha Ehadî bir tecellinin hayatına dahlolduğunu hisseder. Birey olarak ayrı tutulduğunun ayrımına varır. Kendisi de herhangi birisine böyle bir farkındalık yaşatmak isterse aynısını yapar.
Efendim, "Şimdi bu çocuk gev gev ne geveliyor?" diye soracak olursanız, ki hakkınızdır, oraya geleyim. Mürşidim 'peygamber mucizelerinin hikmeti' sadedinde diyor ki: "Nasıl ki, sen, bir padişahın meclisinde ve daire-i nazarında desen ki: 'Padişah beni filan işe memur etmiş.' Senden o dâvâya bir delil istenilse, padişah 'Evet' dese, nasıl seni tasdik eder. Öyle de, âdetini ve vaziyetini senin iltimasınla değiştirirse, 'Evet' sözünden daha kat'î, daha sağlam, senin davanı tasdik eder." İşte ben de gevelemelerimle bu hakikatin altını kazmaya çalışıyorum.
Peygamberlerin mucizeleri olmalıydı. Çünkü özel olduklarının en açık ifadesi böyle olurdu. İnsanlığın gözleri önünde mazhar oldukları istisnalar, bu istisnaların istikrarı, diğerleri gibi olmadıklarını hepimize gösterdi. Elbette hayatlarının genelinde tıpkı birer insan gibi yaşadılar. Çünkü insanlara imamdılar. Beşerden olmayan beşere rehber olamazdı. Fıtratlarına aşina yollar açamazdı. İrşadlarda bulunamazdı.
Ancak bir de nübüvvetleri itibariyle 'sıradanlıklar içinde kaybolmamaları' gerekiyordu. Herhangibiri değildiler. Herkesleşmemeliydiler. Yani ayrıca sevildiklerine inanabilmemiz için kapılarına her sabah çiçek bırakılmalıydı. Asâlarını attıklarında yılan olmalıydı. Dualarıyla ölüler dirilebilmeliydi. Nur parmakları ayı ikiye yarmalıydı. Evet, arkadaşım, şimdi anlıyor musun mucizeleri inkâr edenlere neden kızıyorum? Doğru. Aynen. Onlar peygamberlerin kapısını çiçeksiz bırakıyorlar. Nübüvvet kapısı çiçeksiz kalırsa ne olur peki? Elbette diğerlerinden ayrılmaz olur. Şaşırırız. Uğramak istediğimizde bulamayız. Herkesleştiririz. Sakın çiçek düşmanlarının da arzusu bu olmasın!
Kapıya Çiçek Bırakmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kapıya Çiçek Bırakmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Yaranın inkârı her yaradan daha büyük yaradır
'Delilleri küçümsemek' diye bir hastalığımız var arkadaşım. Acizliğimizden kaynaklanıyor. Çünkü ellerimiz pek küçük. Okyanussa çok b...
-
Allah kendisini rahmetiyle sarsın sarmalasın. Bu sıralar Esad Coşan Hocaefendi'nin (k.s.) Ramuzu'l-Ehadis derslerini takip ediyoru...
-
" Seninle gurur duyuyorum ama vicdan aynı zamanda düşmanın olabilir. Vicdanlısın, merhametlisin ve aynı zamanda sevimli ve tatlısın. O...
-
Hatırlarsanız, bir hafta kadar önce Cemil Tokpınar abiye dair bir analizimi yazmıştım. Çok derinlemesine sayılmayacak, kısacık birşey. Şim...