Yani, mürşidim, o bitmek bilmeyen sürgün/hapis telaşı içinde böyle bir eseri kaleme aldığını unutmuştur. Seneler sonra, kitabı himaye eden talebesi sayesinde, hatırlamıştır. (Allah ikisinden de razı olsun. Cennette Aleyhissalatuvesselam Efendimize komşu eylesin. Herbir harfi için bin hasene yazsın.) Benim dikkatimi çekense şu arkadaşlar: Bediüzzaman, mezkûr eserde, daha sonra Sözler'de (hassaten Küçük Sözler'de) karşımıza çıkacak pekçok temsili/izahı tekrarlıyor. (Nur'un İlk Kapısı'nın telifinin daha önce olduğu düşünülürse aslında tekrar diğerleridir.) Ancak önemli bir farkla: Başlarındaki ayetleri kimi zaman değiştiriyor. Halbuki, nur talebeleri olan hâkim kanaatimiz o ki, Risalelerin başındaki ayetler 'eserde tefsir edilen ayetler'dir. Yani manşetteki ayet neyse içerideki izah onunkidir. Nur'un İlk Kapısı ise bu bakışı 'daha üst bir tanesiyle' değiştirmemizi mecburî kılıyor. Çünkü izah aynı kaldığı halde ayet musırrane değişiyor.
Misal olarak hemen bir tanesini zikredebiliriz: Nur'un İlk Kapısı'nda 2. Ders, Sözler'de 8.'ye denk gelmektedir. İçerikleri hemen hemen aynıdır. Fakat 2. Ders'in başındaki "O gün Cennet takvâ sahiplerinin gözleri önüne getirilir. Cehennem de azgınlara gösterilir." (Şuarâ Sûresi, 26:90-91.) ayeti 8. Söz'de hiç anılmamaktadır. Aynı şekilde, 8. Söz'ün başındaki "Allah Teâlâ ki, Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. Hayy Odur (Hayatı ezelî ve ebedî olan ve bütün varlıklara hayat veren Odur). Kayyum Odur (Bizzat kâim Odur. Varlığı sonsuza kadar devam eder, bütün varlıklar Onunla ayakta durur ve varlıkları Onunla devam eder)." (Bakara Sûresi, 2:255.) ile "Şüphesiz Allah katında makbul olan din İslâm dinidir." (Âl-i İmran Sûresi, 3:19.) ayetleri de 2. Ders'in hiçbir bölümünde geçmemektedir. Peki bu 'mübarek müşkül' karşılaşanı hangi uyanışa iter?
"Allahu'l-a'lem!" kaydıyla söyleyeyim. Çünkü en doğrusunu ancak Allah bilir. Ulaşılması gereken uyanış şudur: Bu eserler sadece başlarındaki ayetlerin tefsirleri değildir. Hem salt içlerinde bir şekilde zikredilmiş ayetlerin izahları sadedinde de sayılamazlar. Bediüzzaman teliflerinde sezdiğimiz-sezemediğimiz birçok ayetin/hadisin tefsirini yapmaktadır. Fakat, bir sebeple de onlardan bazılarını açığa vurmakta, hatta en başa almaktadır. (Diğer birçoğunuysa gizli tutmaktadır.) Sathî nazarla bakıldığında o eser sadece o ayetin tefsiri gibi görülmektedir. Öyle iddia edilmektedir. Halbuki Nur'un İlk Kapısı'nın bana yaşattığı türden uyanışlar yaşandığında bu iddia anlamsızlaşmaktadır. Bediüzzaman Risale-i Nur'da kaç ayeti tefsir etmiştir? Kimbilir. Belki bütün Kur'an Risale-i Nur'da zaten tefsir edilmiştir. Belki de edilmemiştir. "İçinde şu kadar ayet geçiyor!" denilmekle muradı/kapsamı tahdit edilemez. Öyle bir bakışla yukarıdaki durum açıklanamaz.
İşte düşündüğüm bundan ibaretti arkadaşlar. Sürç-i lisan ettiysem affola. Bana kıymetli geldi. Belki size de gelir diye yazdım. Zaten bildiğinizi tekrar ettiysem cahilliğime verin. Ben yeni farkettim. Heyecanlandım. Çocuk dediğin heyecanlandı mı dilini tutamaz. Cahillik de çocukluğa benziyor. Vesselam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder