Çok klişe olacak ama böyle başlayalım: İnsan sosyal bir varlıktır. Bir insanın doğduğu coğrafyadan ve o coğrafyadaki hâkim itikadî çizgiden/çizgilerden etkilenmesinden daha doğal birşey yoktur. Bu etkilenmeye dair endişe sahibi olmak da doğaldır. Hele bu insanın konumu talebelikten muallimliğe çıktıkça mezkûr endişenin artması kaçınılmazdır. Zira bu insan 'inandığını sadece kendisi yaşayacak' bir konumda değildir. Başkalarına da 'bildiklerini inandığınca öğretecek'tir. Bu nedenle ehl-i sünnet uleması geçmişten bu yana fikr-i bâtılların hâkim olduğu coğrafyalardan gelen âlimlere veya daîlere/davetçilere karşı müteyakkız davranmışlardır.
Öyle ki; İmam-ı Âzâm Ebu Hanife (r.a.) gibi ehl-i sünnetin surlarından bir âlim bile, bu teyakkuzun tezahürlerinden âzâde olamamıştır. Doğup büyüdüğü coğrafyanın mutezile gibi, mücessime veya müşebbihe gibi bâtıl fırkaların gelişim sahası olması, İmam-ı Âzâm Hazretlerine de bir kısım ehl-i sünnet büyüklerinin temkinle yaklaşmasına neden olmuştur. Bunların içinde bizzat gelerek kendisini sınayanlar bile vardır. Buna dair pekçok örneği Ebubekir Sifil Hoca eserlerinde okurlarına nakleder.
Kaybettiğimize en çok üzülmemiz gereken hassasiyetlerden birisi de bu: Biz, karşılaştığımız bir âlimi veya daîyi itikadının sıhhati yönüyle sınamıyoruz. Ya? Etrafında kaç kişinin toplandığıyla, cemaatinin ne kadar büyük olduğuyla veya kaç televizyon kanalında gezdiğiyle yargılıyoruz. Eğer bunlarda bir başarı varsa o âlim veya daî gözümüzde 'tadından yenmez' oluyor. (Bu yönüyle FETÖ fitnesinin verdiği dersin dahi yeterince anlaşılmadığını düşünüyorum ben.) Bugün bile hâlâ internette videosu çok tık almış, yayınevinde kitabı kapış kapış olmuş, seminerinde salonlar tıklım tıklım dolmuş, televizyonda programı rating rekorları kırmış insanlar makbul. Peki ya asıl sınanması gereken? Onu dile getiren var mı? Çok az.
Numan Ali Han'ın Türkiye ziyareti öncesinde dile getirdiğim endişeler de bununla ilgili. Ben Numan'ı çok izlemiş/okumuş birisi değilim. Hakkında yargıda bulunamam. Ama sevenlerinden kaçı onun ehl-i sünnet itikadına bağlılığı noktasında bir merak/sınama sahibidir, bilmiyorum.
Bunu neden önemsiyorum? Çünkü Numan Ali Han bir Daru'l-Harp çocuğudur. Daru'l-Harp'te yaşayan bir müslüman İslam'ın azınlıkta/zayıf olduğu bir toplumda büyür. Zayıf olan güçlü olana meyletmeye meyyaldir. Bu yüzden Daru'l-Harp'te yaşayan bir müslümanın seküler bir toplumdan etkilenme ihtimali Daru'l-İslam'a kıyasla daha fazladır. Bugün 'modernist/reformist/ehl-i bid'a birçok akımın Batı topraklarında büyüyen (veya hayatının bir devresinde oraya gitmiş-gelmiş-kalmış) isimlerce İslam topraklarına yayılması bu noktada bizi bir teyakkuza sokmalı değil midir? Ben gördüğüm örneklerin bu temkin için yettiğini düşünüyorum.
Numan Ali Han bize destek olmaya geldiyse, hoşgeldi. Elbette dünya coğrafyasında ilgi gören bir ismin kardeşlerine vereceği destek önemlidir. Ancak bütün bunlar yaşanırken Batı'da makbul olanlara karşı göstermemiz gereken temkini yitirmememiz gerekir. Bunun da bir adım ötesinde: Daru'l-İslam'ın dinini öğrenmesi gereken yer kendi topraklarıdır. Kendi toprağının özsuyu ile beslenmiş âlimleridir. Bu noktada, Daru'l-Harp'te muteber olana itibar gösterme bizi dolaylı yoldan bir Batı etkilenmişliği içinde bırakacaktır. Keyfiyetin kemiyete üstünlüğünü bari bu sefer hatırdan çıkarmayalım. Numan Ali Han'ın doldurduğu salon Elmalılı Hamdi Yazır'ın veya Zahid el-Kevserî'nin veya Bediüzzaman Said Nursî'nin asıl süt emmemiz gereken memeler olduğunu unutturmasın. Endişem özetle budur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yaranın inkârı her yaradan daha büyük yaradır
'Delilleri küçümsemek' diye bir hastalığımız var arkadaşım. Acizliğimizden kaynaklanıyor. Çünkü ellerimiz pek küçük. Okyanussa çok b...
-
Allah kendisini rahmetiyle sarsın sarmalasın. Bu sıralar Esad Coşan Hocaefendi'nin (k.s.) Ramuzu'l-Ehadis derslerini takip ediyoru...
-
" Seninle gurur duyuyorum ama vicdan aynı zamanda düşmanın olabilir. Vicdanlısın, merhametlisin ve aynı zamanda sevimli ve tatlısın. O...
-
Hatırlarsanız, bir hafta kadar önce Cemil Tokpınar abiye dair bir analizimi yazmıştım. Çok derinlemesine sayılmayacak, kısacık birşey. Şim...
Merhaba,
YanıtlaSilRisale i Nur da okumaya gayret eden biri olarak Tam da dediğiniz nedenlerden dolayı bir süredir konferanslarını teyakkuz ile dinliyorum/izliyorum ancak doğrusunu söylemek gerekirse beni rahatsız eden bir durum ile karşılaşmadım.
Hatta tarzını ve olaylara bakış açısını Üstadımızın tarzına benzetiyorum.
En beğendiğim tarafı gençlik ve aile hakkında beğendiğim reçeteler sunmasıdır. Arapçayı da ciddi manada önemsiyor.
Medyada Dr Zakir Naik, Nouman Ali Khan gibi (fetömsü) kravatlı vaizlerin lanse edilmesi ve ön plana çıkarılması düşündürücü ve dikkat çekici.
YanıtlaSilNoum Ali Khan' ı dinliyor ve istifade ediyorum. Toplum ve birey için Kur'an penceresinden, sünnet dairesinde .aktardıklarını önemli buluyorum.
SilAcaba kendimizin o kadar gayreti var mı?
Yani bizler toplumumuzun, bireylerin, kendimizin sağlıklı bir yapıya kavuşması için çaba harcıyor muyuz?
Yoksa sadece eleştiriyor muyuz?
Şahsen ben Kuranı kerimi sünnetten koparmadan anlatmaya çalıştığı için beğeniyorum Numan hocayı, Taslamanlar, Okuyanlar gibi modernistler Efendimiz sas'i susturmaya çalışanlar var sadece Kuran diyerek... Numan hoca da Kuran üstüne çalışıyor, çünkü biz ahlakı Kuran davası Furkan olan bir Peygamberin ümmetiyiz, Kuran asıl, sünnet usuldür bizde, ben Numan Hoca da bunu gördüm,o yüzden istifade etmek için dinlemeye destek vermeye devam edeceğim. Zahid el Kevseri gibi Üstad Bediüzzaman gibi kimseler Numan hocayla kıyaslanamaz, Zahid El Kevseri Mısırda şimdilerde bizim modernistlerin Kuran hakkında tartıştıkları meselelere karşı mücadele etmiş, sağlam reddıyeler yazmış bastacı bir alimdir. MEZHEPSİZLİK, DİNSİZLİĞİN KÖPRÜSÜDÜR gibi sözleri yabana atılmamalıdır. Üstad Bediüzzaman'ın mücadelesini tartışmaya bile gerek yok... Biz biliriz ki İstikbal köklerimizdedir ve İslama gönül vermiş isek büyüklerin ayak izlerini takip ederek yürümeliyiz... Numan hoca da bir şeyler yapmaya çalışan bir müslüman kardeşimiz yani, dua edip Allah yolunu açık etsin desek bitse sanki daha güzel olur... Hakkınızı helal edin Ahmet abi, vesselam...
YanıtlaSilInsanların aklında "acaba" sorusunu bırakmaya yetecek bir yazı yazmışsınız. Çakıl taşı hükmündeki bu "acaba" vesvesesi bir dağ gibi kafamızda şeytanın fısıltıları ile buyuyebilir. Yazınız okuyanlar aracılığı ile daha büyük kitlelerde okunuyor. Yalnızca bir kaç defa dinlemeyle bu gibi bir tohumu zihinlere serpme cesaretini göstermiş olmaniz büyük cüret.
YanıtlaSilO acabaya bende takıldım. ve Biz din Düşmanlarını alt etmek veya islamı anlatmak gerekirken yine birbirimize düşme yolundayız ve bununla da yetinmeyip millette vesvese oluşturacak yazılar yazıyoruz. Eleştiriye kapalılık değil yazdıklarım fakat, Risale okuyan biri bilirki Cennete tayyare, şimendifer,at veya yalın ayakla da gidilebilir. Yani geniş bir yelpazeye sahip herhangi biri ile gideceğiniz yolu gidebilirsiniz. Yapmayın lütfen eleştiri hakkında değil vesvese oluşturacak yazılar yazıyorsunuz.
YanıtlaSil