Mona İslam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mona İslam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ocak 2015 Salı

Allah tuzak kurmaz mı?

Markar Esayan, 17 Aralık'ın yıldönümündeki SETA seminerinde, paralel yapının planlarını/tuzaklarını anlattıktan sonra demişti ki; "Ama Allah diye de birşey var..." Yapılan tüm planların, kurulan tüm tuzakların âkim kalışının nedenini anlatıyordu o tek cümle. Epey de alkış aldığını hatırlıyorum.

Tuzak ‘insansı’ ve de ‘imtihansı’ bir kelime. İblisin insana kurduğu tuzak. Yasak ağaç. Hz. Âdem ile Havva'nın aşk-ı beka ile imtihanı. Herşey bir tuzakla başlamış gibi. Şerrin tuzakları da tabiatı gibi ademîdir. Yani ‘yokluksal’dır. Bizim kelimeye verdiğimiz mana bu yüzden ademî olanla kardeş. Yani şerle. Kötülükle. Nerede bir tuzak varsa oradan 'hayır' beklemiyoruz. Bir gözü şeytana bakıyor. "Şeytanın bile aklına gelmez!" diyoruz. Kelimenin ortaya çıkışı kadim kavgamızla irtibatlanınca tarifimiz de illa o hatıradan birşeyler alıyor.

Mürşidim bu sadedde diyor: "Adem şerr-i mahz ve vücud hayr-ı mahz olduğunu ehl-i tahkik ve ashab-ı keşif ittifak etmişler. Evet, ekseriyet-i mutlaka ile hayır ve mehâsin ve kemâlât, vücuda istinad eder ve ona râci olur. Sureten menfi ve ademî de olsa, esası sübutîdir ve vücudîdir. Dalâlet ve şer ve musibetler ve mâsiyetler ve belâlar gibi bütün çirkinliklerin esası, mayası ademdir, nefiydir. Onlardaki fenalık ve çirkinlik, ademden geliyor. Çendan suret-i zâhirîde müsbet ve vücudî de görünseler, esası ademdir, nefiydir."

Bu açıdan bakınca "Allah tuzak kurmaz!" diyebiliriz. Ne demektir bu? Açmaya çalışalım: Varlığın hidayet-dalalet zıtlaşması karşısındaki duruşu nötr/tarafsız değildir. Yani varlık her iki türden de yorumlamaya açık bir bilgi içermiyor aslında. İzafî değil. Spesifik değil. Göreceli değil. Varlık hayır üzerine. Varlık tevhid üzerine. Varlık hidayet üzerine. Dalalet her iki ekolü de destekleyen deliller kainatta varolduğu için ortaya çıkmıyor. Daha hissî bir düzeyde başlayan bir sapma, hatta kirli bir arzu, bir iptila, ardından yaptıklarını meşrulaştıracak bir teolojiyi de üretiyor. (Tam da burada Bediüzzaman’ın “Dalalet vehmîdir!” tesbitini hatırlayalım.) Şöyle birşey yok yani: Allah kainata hem dalaleti hem tevhidi gösterecek deliller serpiştirip insanlara tuzak kurmuyor.

Bunu Twitter'da paylaştığımda Mona İslam abla şöyle itiraz etmişti: "Nasıl Allah tuzak kurmaz? Enfal sûresinde kendisi buyuruyor: 'Küfre sapanlar seni tutup bağlamaları yahut öldürmeleri ya da yurdundan çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlar. Allah da tuzak kurar. Ama Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.' Bunu buyuran Allah'a nasıl 'tuzak kurmaz' deriz?"

Beşer tuzağı nasıl anlar? Allah tuzak demekle ne buyurur? Varlığı hayır/varlıksallık üzerine yaratmış olan Allah'a tuzak gibi ‘şer ile irtibatlı’ birşey nasıl atfedilir? Ben bunu da ilgili ayette geçen bir kelime ile anlıyorum. Mealler bu nüansı ıskalatıyorlar. Ayette Rabbimiz nasıl tarif ediliyor? “Tuzak kuranların en büyüğü?” Değil. “En kurnazı?” Değil. En içtenpazarlıklısı? Hâşâ. Bunların hiçbirisi değil. Ya nedir? "En hayırlısıdır." Çünkü Onun tuzakları kâfirlerin yokluksal/ademî hamlelerini boşa çıkarmak içindir. Yeni adem kuyuları oluşturmak için değildir.

Şuraya gelmek istiyorum arkadaşım: Aynı kelimeyi kullanıyoruz ama aynı manada değil. Sultan-ı Hakîm’imiz bize, tuzak gibi şerre yakın duran kelimelerden/fiillerden birisinin dahi, kendisine nisbet edildiğinde ‘varlıksal bir amacı’ olduğunu gösteriyor bu ifadeyle. Ona bağlandığında, subhaniyeti icabı nasıl rengi değişiveriyor her sözcüğün/eylemin, onu gösteriyor.

Şimdi hayatında sana kurulmuş tuzakların(!) tamamına böyle bak. Kaderini bu gözle bir oku. Kayıp sandıklarının ileride nasıl kazanca dönüştüğünü gör. Elhamdülillah. "Kesb-i şer, şerdir; halk-ı şer şer değildir..." cümlesinin izlerini onlarda da göreceksin. Yüzün şahıslardan kadere, cüzî iradelerden takdir-i Hûda'ya, küçük resimden büyük resme döndükçe her işin/fiilin rengi değişecek: "Vacibü'l-Vücud, zatında, mahiyetinde mümkine benzemediği gibi, ef'alinde de benzemiyor!” deyivereceksin. Kelimelerin beşerî düzeylerinin yalnız birer pencere olduğunu anlayacaksın. Tefsir ilminin varlık hikmetlerinden birisini daha idrak edeceksin.

Evet. Şeytan bir tuzak kurar. Sanır ki Hz. Âdem ile Havva'ya bir kötülük etti. Allah buna bedel bir tevbe imkanı yaratır. Kerem eder. Şeytanın hesaplarını boşa çıkarır. Şer sanılan birden neticeleri itibariyle daha büyük bir hayra dönüşür. Düşünsene arkadaşım: Acaba Hz. Âdem ile Havva'yı kandırmakla şeytan mı tuzak kurmuştur? Yoksa Cenab-ı Hak mı şeytana bir tuzak kurmuştur? Şeytan mı kazanmıştır? Yoksa Hakîm-i Zülcelal mi galip gelmektedir? Cevap vermeden önce iyice tefekkür et. Manzarayı kuşatmaya çalış. İblis, iki insanın cennette gördükleri ikrama haset etmişti, şimdi milyonlarcasının sonsuz saadetine cehennemden şahit olacak. Sence de ‘tuzak kuranların en hayırlısı’ Allah değil mi? Âmenna!

Allah'ın 'aynısı' olunmaz 'aynası' olunur

"Hayatının sırr-ı hakikati şudur ki: Tecellî-i Ehadiyete, cilve-i Samediyete âyineliktir." 11. Söz'den. Mürşidim, Ramazan Risa...