itham etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
itham etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ekim 2014 Cuma

Halit Ertuğrul'un Zaman röportajı ve twitter hesabı üzerine bir savunma: "O hesap kendisinindir."

"Bu iftirayı işittiğinizde erkek ve kadın müminlerin, kendi vicdanları ile hüsnüzanda bulunup da: 'Bu, apaçık bir iftiradır' demeleri gerekmez miydi?"  Nûr sûresi, 12

Allah Settar'dır. Günahları setreder. 'Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmak' bir nebevî nasihat olduğu için, elimden geldiğince, dinlemeye çalışırım. Fakat eğer söylenen yalan, beni veya bir başkasını, yani üçüncü kişileri de mağdur ediyorsa, hakkında konuşmaya hak verir. Zira o çamuru silmezsem, bu sefer bir ömür bende izi kalır. İzzetin bir vechi 'kimseden birşey istememek'e bakıyorsa, bir vechi de 'iftiraya karşı kendini müdafaa etmek'e bakıyor. Birisinde kibir olmadığı gibi ikincisinde de kusuru fâşetme yok. Şimdi, yukarıda beyan ettiğim esas çerçevesinde, mümkün mertebe ifrat ve tefrite düşmeden, kendimi, bir meselede müdafaa edeceğim. Üstadımın dediği gibi derim: 'kabr-i kalbden hakaik çıplak çıktı; namahrem olan kimseler nazar etmesin.'

Halit Ertuğrul Hoca, yıllarca kitaplarına hem editörlük, hem mizanpaj, hem bir nevi kendisinde yayınevinde asistanlık yaptığım bir isimdi. Ben geçtiğimiz sene Nesil Yayınlarından ayrılana kadar da fiilen böyle devam etti. (Öyle ki, arkadaşlarım bana Halitolog diye takılırlardı.) Fazla detaya lüzum yok. Yayınevinde, kendisi de misafir edilerek, yapılan toplantılardan birisinde yönetim olarak Ertuğrul Hoca'nın sosyalmedyayı daha iyi kullanabilmesi için destek olma kararı alınmıştı. Ve o noktada bana da Ertuğrul Hoca daha aktif kullanmaya alışana kadar sosyalmedyada destek olma görevi verilmişti. Pekçok korsan Halit Ertuğrul hesabı vardı. Onlarla uğraşmak yerine sıfırdan yeni bir tane açtık: @erturul_halit Ve ben, uzun bir süre Halit Hocamdan aldığım bilgilere göre bu hesaptan twitler attım. Onun programlarından gönderdiği fotoğrafları paylaştığım gibi, atmamı istediği twitleri de attım. Bunun dışında kitaplarından yaptığım alıntıları da paylaşıyordum. Sonra, Halit Hoca da iyice ısınınca twitter'ı kullanmaya, hesabı kendisine devrettim. O günden sonra twitleri kendisi attı, paylaşımları kendisi yaptı, ben bir daha karışmadım.

Bugün Zaman gazetesindeki röportajını görünce şok oldum. "Sosyal medyada hayli aktifsiniz?" sorusuna şöyle cevap veriyordu Halit Hoca: "Gördüklerinizin hiçbiri ben değilim. Şu an adıma açılmış birçok Twitter ve Facebook hesabı var. Bir tanesi çok aktif, epey takipçisi var. Ve üslubu bana o kadar çok benziyor ki, sanki beni çok iyi tanıyan biri gibi. Çok rica ettim bırakması için ama bırakmıyor. Bazılarını mahkeme kararıyla kapattırabildik."

Öncelikle, röportajlarda bazen böyle şeyler olduğu için, bir yazım yanlışı veya yanlış anlama olabileceğini düşündüm bunun. Sonra mezkur twitter hesabında şöyle bir twit gördüm: "Muhterem kardeşlerim. Bir okuyucumun yönettigi bu hesap artık bana devrolmuştur." Bugün atılmış. Hatta bazı takipçileri tekrar tekrar soruyorlar, o da yine böyle cevap veriyor. "Bir okurum takip ediyordu. Röportajdan sonra bana devretti!" Şaşırdım! Bu sefer, "Acaba bu hesap başkasının mı?" diye iyice geçmişine baktım. Benim attığım twitlerin durduğunu gördüm. Yani hesap o hesap, bir karışıklık yok ve ben Halit Hoca'ya devrettim! Peki neden Halit Hoca böyle birşey söylüyordu?

Ne hikmeti var bunun bilmiyorum. Fakat yanlış. Doğrusu bunu söylemekle beni de töhmet altında bıraktı. Bilenler arayıp sormaya başladı: "Sen o hesabı onun için kurmadın mı? Devretmedin mi?" Zira o hesabı açtığımı, adına twit attığımı o günlerde benimle beraber çalışmış, bugün de hâlâ Nesil çatısı altında çalışan/çalışmayan pekçok arkadaşım bilir. Hatta bunun şakasını bile yapardık aramızda. Şimdi sanki ben o hesabı gizlice kurmuş, ondan habersiz işletmiş ve sonra da ona devretmemişim gibi birşey oldu. Halbuki o dönem benimle çalışan herkes şahittir ki, devrettim ve bunu herkese de haber verdim. Zaten yazılan twitlerin tashih ve imlasından anlaşılır. Halit Hocayla kullanımlarımız birbirine benzemiyor. Şimdi, hangi niyetle söylemiş olursa olsun, Halit Hoca'nın bu ithamı/çamuru sosyalmedyadan işin aslını beyan ederek temizlemesini bekliyorum. Ve bunu beklemek hakkım. Çünkü kendisi tek gücü samimiyeti/güvenilirliği olan bir meslekte bulunuyor. Ben de aynı meslekteyim. Üstelik o, yazdığı metinlerin de 'yaşanmış hikayeler' olduğunu söylüyor. Yalan bu mesleğin de, iddianın da altına yakışacak birşey değildir.





Allah'ın 'aynısı' olunmaz 'aynası' olunur

"Hayatının sırr-ı hakikati şudur ki: Tecellî-i Ehadiyete, cilve-i Samediyete âyineliktir." 11. Söz'den. Mürşidim, Ramazan Risa...